Kandil ve Öcalan arasındaki gerilim, terörün sona ermesi ve PKK'nın tasfiyesi için kritik bir dönüm noktasına işaret ediyor. Hakan Fidan'ın uyarıları ve Bese Hozat'ın açıklamaları, sürecin seyrini etkileyebilir. Öcalan'ın çağrısının amacına ulaşabilmesi için Kandil'in kongreyi toplayıp PKK'yı lağvetmesi gerekiyor. Aksi takdirde, yeni bir stratejiye geçilmesi gerekecek.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Meclis’teki bütçe görüşmeleri sırasında DEM Partililere yönelik önemli bir uyarıda bulundu. “2025’e giriyoruz, biraz rasyonelliğe, biraz sınıf atlamaya ve biraz update ihtiyacımız var” diyerek, siyasi çizgilerini gözden geçirmeleri gerektiğini vurguladı. Bu açıklama, sürecin ciddiyetini ortaya koyuyor.
Bese Hozat ve Cemil Bayık’ın söyleşileri, PKK’nın mevcut durumunu ve stratejilerini sorgulamak için bir fırsat sunuyor. Hozat, terör örgütünün Amerika’ya hizmet ettiğini belirterek, süreçleri okuyamadıklarını ifade etti. Bu durum, Kandil’in gelecekteki adımlarını etkileyebilir.
Bese Hozat, Öcalan’ın durumunu eleştirerek, “İmralı’da tecrit ve işkence koşulları devam ediyor” dedi. Öcalan’a sağlık ve güvenlik koşullarının sağlanmadığını savunarak, iktidarın bu durumu araçsallaştırmaya çalıştığını iddia etti. Bu açıklamalar, Kandil’in Öcalan’a karşı tutumunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Öcalan’ın 23 Kasım’da yaptığı açıklamalar, sürecin geleceği açısından kritik öneme sahip. “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” diyerek, çözüm sürecine katkı sunmaya hazır olduğunu belirtti. Bu durum, Kandil’in nasıl bir yol izleyeceği konusunda belirsizlik yaratıyor.
Öcalan, sağlık durumunun kötü olduğunu belirtmesine rağmen, sürece katkı yapmaya ehil olduğunu ifade etti. Bu durum, Kandil’in Öcalan’a karşı tutumunu sorgulamasına neden oluyor. Hozat’ın, Öcalan’ın çağrısını desteklemediği ve onun ehil olmadığını öne sürdüğü görülüyor.
Kandil, geçmişte Öcalan’ın çağrılarına karşı çıkmıştı. 2014 sürecinde, “Sen özgür değilsin, tutuklusun” diyerek, Öcalan’ın kararlarını sorgulamışlardı. Bu durum, Kandil’in Öcalan’a karşı tutumunu ve gelecekteki stratejilerini etkileyebilir.
Bese Hozat, “Önder APO’nun elini güçlendirecek olan direniştir” diyerek, topyekûn bir direniş çağrısı yaptı. Bu durum, Kandil’in gelecekteki stratejilerini belirleyecek önemli bir adım olabilir. Devletin Öcalan ile görüşmeye izin vermemesi, Kandil’in direniş stratejisini güçlendirebilir.
Öcalan, İmralı’da süreci gözlemliyor. Ancak Kandil, bu durumu görmüyor. Suriye ve Irak’taki değişimlerin etkisi, PKK’nın silah bırakmasını zorunlu hale getiriyor. Bu süreç, Kandil’in gelecekteki adımlarını belirleyecek kritik bir dönüm noktası olabilir.
İran ve Esed rejiminin sosyal medya üzerinden Suriye’yi mezhep savaşına sürükleme çabaları, Türkiye’nin içini karıştırma amacını taşıyor. Bu durum, Alevi-Sünni çatışması çıkarmak için bir fırsat yaratabilir. Gülben Ergen’in bu konudaki tweetleri, dikkat çekici bir örnek oluşturuyor.
Gülben Ergen, “Suriye’de Alevi katliamı var” diyerek, bu durumu gündeme getirdi. Ancak bu tür paylaşımlar, iç savaşın fitilini ateşlemek için bir araç olarak kullanılabilir. Suriye’nin geçmişte yaşadığı acılar, bu tür söylemlerin tehlikesini ortaya koyuyor.